25 mezunumuzun katıldığı gezimiz için saat 09:30 da Cibali’de buluştuk. Buradan Fener’e geçtik.
Fener, şimdi çok az kalmış olsa da, geçmişte ağırlıklı olarak İstanbul’un Rum nüfusunun yaşadığı bir bölge. Ortodoks aleminin en önemli merkezlerinin başında gelen Patrikhane de burada. Ayrıca, Rum İlkokulu ve Rum Lisesi de Fener’de bulunuyor. Bu binalar korunmuş durumda ve insanı birkaç yüzyıl öncesinin İstanbuluna götürüyor. Fener’in ara sokakları tarih kitaplarından fırlamış gibi.

Balat’a geçerken, tamamen demirden yapılmış olan Bulgar Kilisesi’ni de gezdik. Balat, 150 metre mesafenin içinde hem Sinagog, hem Rum Ortodoks Kilisesi, hem Bulgar Ortodoks Kilisesi, hem Ermeni Gregoryan Kilisesi hem de Müslüman Camii bulunan çok enteresan bir semt.
İstanbul tarihinde Balat´ın özel önemi, İspanya´dan gelen Yahudilerin burada yerleştirilmesi ve yakın zamanlara kadar buranın başlıca Yahudi mahallesi olarak varlığını sürdürmesi. İspanya´da Engizisyon´dan kaçan Sefardim kolundan Yahudiler II. Bayezid´in davetiyle İstanbul´a gelmişlerdi. 15. yüzyıldan itibaren İstanbul´un Musevi toplumu Balat´ta ve Haliç´in karşısında Hasköy´de oturmuştur. Yahudi evlerinden günümüze kalan örnekler mahallenin içlerine doğru çoğalıyor.

Gezideki son durak, Ayvansaray semtindeki Anemas zindanları oldu. Ayvansaray, Roman vatandaşlarımızın yoğun olarak yaşadığı ara sokaklarından sürekli müzik sesleri yükselen şirin bir semtimiz.
Toplam 5 saatlik bir gezi ile İstanbul’un bu en eski ve görülmeye değer bu bölgesini doya doya yaşayarak gezimizi bitirdik.
Sevgili Tayfun’a bize yaşattığı bu güzel gezi için çok teşekkür edip, bir sonra ki gezide buluşmak üzere ayrıldık.